Turgut Uyar, 4 Ağustos 1927 tarihinde Ankara’da doğdu. Uyar, İkinci Yeni akımının önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Çocukken babasının ailesinden uzakta yaşaması Turgut Uyar’ı derinden etkilemiş ve belki de babasına duyduğu özlem onu şiirler yazmaya itmiştir.
Turgut Uyar, 4 Ağustos 1927 tarihinde Ankara’da altı kardeşten beşincisi olarak dünyaya gelmiştir. Asıl adı Ahmet Turgut Uyar’dır. Harita subayı olan babasının adı Hayri Bey, annesinin adı ise Fatma’dır. Turgut Uyar’ın babası Hayri Bey harita subayı olmasından dolayı ailesinden uzakta yaşamıştır. Bu durum Turgut Uyar’ı derinden etkilemiştir ve bundan dolayı içli, sessiz bir çocuğa dönüşmüştür. Bu durumu şu sözlerle anlatmıştır; “Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem ‘Yapma oğlum!’ derdi ona, ‘O içli bir çocuk…’.”
Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem ‘Yapma oğlum!’ derdi ona, ‘O içli bir çocuk…”
Evlerinde müzik sesi eksik olmayan Uyar, küçük yaşlardan itibaren şiir yazmaya başlamıştır. “Şiir ile ilk ilgilerin nereye uzanıyor?” şeklindeki bir soruya karşılık ilk ilgilerinin on dört on beş yaşlarında başladığından, ortaokul yıllarında bir arkadaşıyla şiirler yazdığından ve bu ilk denemelerini bir defterde topladığından söz etmiştir.” Zamanla bazı şiirleri dergilerde yayınlanmış ve ünlenmiştir. “Çocukluk yıllarında yazdığı roman ve şiir denemelerinin ardından Uyar’ın sanat hayatındaki ilk profesyonel adım, “Yâd” adlı ilk şiirinin yayımlanmasıyla olmuştur.”
Turgut Uyar, eğitim hayatını tamamladıktan sonra askeri memur olarak çeşitli yerlerde görev almıştır. Fakat neden sonra bu işi sevmediğini anlamış ve istifa ederek SEKA’nın Ankara bürosunda çalışmaya başlamıştır. Buradan emekli olduktan sonra İstanbul’a taşınmıştır. “Personel subayı olarak sürdüğü askerî memurluk hizmetinden kendi isteğiyle ayrılmış, Türkiye Selüloz ve Kâğıt Sanayi Ankara Şubesi’nde çalışmaya başlamıştır. (1958) Buradaki görevinden de 1967 yılında emekliye ayrılmıştır.”
Öğrencilik yıllarında Yezdan adlı komşu kızıyla evlenmiş ve bu evlilikten Semiramis, Deyda ve Tunga adlı üç çocuğu olmuştur. Fakat evlilikleri yürümediği için daha sonra Yezdan ile boşanmıştır. Sonrasında herkesin de bildiği gibi Tomris Uyar ile evlenmiş ve bu evliliklerinden Hayri Turgut adlı oğulları dünyaya gelmiştir.
Uyar, aşırı alkol tüketiminden dolayı siroz hastalığına yakalanmış ve 22 Ağustos 1985’de vefat etmiştir. “Şair, geçirdiği rahatsızlık sonucu elli sekiz yaşındayken hayata veda etmiştir.” Ölmeden önceki vasiyeti, el ile yazdığı tüm şiirlerin yakılması olmuştur. Tomris Uyar da vasiyetini yerine getirmiştir.
Ölmeden önceki vasiyeti, el ile yazdığı tüm şiirlerin yakılması olmuştur. Tomris Uyar da vasiyetini yerine getirmiştir.”
TURGUT UYAR’IN SANAT ANLAYIŞI
Turgut Uyar’ın önceki şiirlerinde Garip akımının izleri görülse de daha sonra İkinci Yeni akımını benimsemiştir. Bununla birlikte İkinci Yeni akımının önemli temsilcilerinden biri olmuştur.
Birinci Yeni olarak da bilinen Garip akımı, Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat Horozcu ve Melih Cevdet Anday’ın yayımladıkları Garip isimli kitapta bulunan şiirlerden dolayı oluşturdukları şiir akımına verilen isimdir. Garip akımında günlük konuşma dili şiire uygulanmaya çalışılmıştır. Vezin ve kafiyeye karşı çıkılmıştır. Yaşama sevinci şiire fazlasıyla yansıtılmıştır. Eskiye ait olan her şeyin karşısında durulmuştur ve sıradan insanlar şiire konu olmuştur.
İkinci Yeni akımı ise Garip akımına tepki olarak ortaya çıkan bir akımdır. Ülkü Tamer, Cemal Süreya, Edip Cansever, İlhan Berk, Ece Ayhan, Sezai Karakoç ve Turgut Uyar gibi şairler İkinci Yeni akımının temsilcisi olmuştur.
İkinci Yeni akımında boşluk duygusu ve yalnızlık duygusu öne çıkan temalardır. Şiir dilini anlamak oldukça zordur ve anlayabilmek için kültürlü ve donanımlı olmak gerekmektedir. Bu yüzden çok geniş bir okuyucu kitlesine sahip değildir. Şiirlerde olay ve konu yer almamaktadır. Şiir için şiir anlayışı benimsenmiştir ve anlam bütünlüğünün şiir için gerekli olmadığı inancı savunulmuştur.
TUT Kİ BEN
Tut ki sen bir şiiri çok iyi yazsan
Ya da çok iyi bir şiir yazsan
Bir saatin aralıksız işleyişi
Bir çocuğun bir sokak kedisini sevişi
Bilmem ki, sanki güzel bir akşam gibi
Onun için her akşamı iyi yaşamalıyım
Yani kıskanılan onu
Demek istediğim hepsi.
Uyar’ın Tut ki Ben adlı şiirinde görüldüğü üzere anlam bütünlüğü bulunmamaktadır. Şiiri okuduğumuzda Uyar’ın kafasında bazı anların canlandığını ve sanki o anları birkaç kelime ile anlatılmak istendiği hissiyatını yaşamaktayız. Ayrıca bu şiirde Uyar’ın hangi konuya değinmek istediğini ya da ne anlatmak istediğini anlamak güçtür. Şiirde olay ya da konu yer almaması açısından da tam bir İkinci Yeni şiiri olarak karşımıza çıkmaktadır.
KANKENTLERİ
Kan akıyor penceresi karanlık evlerden
Ölü kadınların üstüne tuğlaların üstüne
Denizse aydınlık ve incili ve mavi taşrada
Kana doğru ürkek en güzel yaban balıklar
Bu kandır akıttığımız sıkıntılı pazarda
Üst üste yergökyüzüne içki şişelerine
Kan içinde elleri ve obur parmakları
Boşnak değil çocuklar dondurmacılarda
Mezarlı eyüplerde ve deniz kenarlarında
Sarışın kafaları ama analı babalı
Kan akıyor ahşap yapılardan sokaklara sokaklara
Mavi ülkeleri tatsız kısa pantolonlarda
Uyar’ın Kankentleri adlı şiirini okuduğumuzda sanki konudan konuya atlamış gibi hissederiz ve bu bakımdan Uyar’ın kafasında canlanan anları şiire aktarmış olduğu hissiyatını yaşarız. Bu şiirin hayal dünyamızda bizi oradan oraya götürdüğünü görmek mümkündür. Şiir bizde sanki her yerde kanların olduğu ve ölü kadınların bulunduğu bir savaş yerini düşündürmektedir. Şiiri okuduğumuzda şairin neyi anlattığını kavramakta güçlük çekmemiz, şiirde anlam bütünlüğünün olmaması ve şiirde bir olayın veya konunun yer almaması bakımından bu şiir İkinci Yeni akımının özelliklerini taşımaktadır.
Uyar’ın Kankentleri adlı şiirini okuduğumuzda sanki konudan konuya atlamış gibi hissederiz ve bu bakımdan Uyar’ın kafasında canlanan anları şiire aktarmış olduğu hissiyatını yaşarız.”
İKİNCİ YENİCİ ŞAİR: TURGUT UYAR
Turgut Uyar, edebiyatımıza birçok değerli eser kazandırmıştır. Birçok kişi onu Göğe Bakma Durağı adlı şiiriyle tanımıştır. Bazı şiirleri onun ne demek istediğiyle alakalı kafamızda soru işaretleri bıraksa da bazı şiirleri yüreğimize dokunabilen şiirler arasında olmuştur.
Babasına büyük bir özlemle büyümesi yüreğimize dokunan bir hikaye olmakla birlikte Uyar’ın küçük yaşlardan itibaren şiirler yazmaya başlamasının nedeni muhtemelen babasına duyduğu özlem ile ortaya çıkmıştır. Belki de babasına duyduğu özlem ile içindeki duyguları kağıtlara aktarması vesilesiyle bizler de onu bugün tanıma fırsatı yakalamışızdır.
Leave a Reply